Teknik olarak rüzgâr basıncı ya da sıcaklık farklıyla oluşan hava hareketlerinden faydalanarak gerçekleştirilen havalandırma türüdür. Şayet ortamda hava geçişine müsaade edecek iki açıklık olduğunu ve ortamda da sıcaklığın zamanla arttığını kabul edersek, böylece sıcak hava doğal konveksiyonla yukarı doğru yükselirken (buoyancy effect), soğuk hava alt katmanda oluşan boşluğu doldurarak içeride bir hareketin olmasını sağlar.
Doğal havalandırma, tabiri üzere doğal olması, düşük maliyetli işletme bedeli, sağlıklı, iç ortam hava kalitesinin yüksek olması, az enerji tüketimine destek vermesi ve bakım gerektirmemesi sebebiyle avantajlı bir tasarım olabilir. Tasarım ve uygulamasının doğru yapıldığı projelerde neredeyse %60 mertebesinde enerji tasarrufu sağlar. Bu tür tasarımların öneminin en çok ortaya çıktığı mekânlar özellikle okullardır. Bir çocuğun yaklaşık 70Watt gibi bir ısı yaydığını kabul edersek ve yaklaşık 30 çocuk diğer ekipmanlarla yaklaşık 3kW’lık bir ısı kaynağı oluşturacaktır. Böylece prensibi iyi belirlenmiş bir sınıf doğal havalandırması kendi konfor çevrimini tamamlayabilir. Fakat tasarım iyi planlanmamışsa, dış ortamın aşırı sıcak olduğu vakitlerde, sıcaklık bunaltıcı mertebeye gelebilir. Ya da dış ortam 16°C’den daha soğuksa, içeri girdiğinde kullanıcıların fazla üşümesine sebep olabilir.
Yapı atrium içeriğinde ya da çekirdeğinde camlardan alınacak dış ortam havasını tavan kotunda gezdirip (soğutma dönemi) yüksek kottan dışarıya atarak, çatı açıklıklarından taze soğuk havayı alıp, oda içlerinden geçirerek (ısıtma dönemi) camların kapalı tutulmasıyla, girişte de biraz ön ısıtma uygulayarak sistem tasarım konforu sağlayabilir. Tüm bu anlatılanları yaşayıp görmeden önce bilgisayar ortamında modelleyerek görebilmek, asıl kazanım budur.
Apartmanlarda, bazı ofis binalarında, tiyatro salonlarında, okullarda ve hastanelerde kolaylıkla uygulanacak bu tip tasarım kabulleri mix havalandırma sayesinde faturanızı yarıya indirebilir. Böylece ısıtıcılardan daha az enerji tüketmenizi sağlayacaktır. Aktif sistem (mekanik havalandırma) uygulamalarında yaşanan yeterli temiz hava alamama (zamanla CO2 oranının artması) üretkenlik performansı açısından kritik olmaktadır. Bu sistemlerin filtrelerinin bakım maliyet ve zorluğu sebebiyle birçok ortamda kullanıcı kısa süre içinde kirlilik sebebiyle konsantrasyon zayıflığı, dikkat dağınıklığı, uyku hali veya baş ağrısı problemiyle dahi karşılaşabilir. Bu sebeple ülkemizde en çok bilinen tabiriyle camları karşılıklı açıp, özellikle yaz aylarında “cross ventilation” kalmak dediğimiz uygulama anlattıklarımızın tümünü karşılayan konfor algımızdır. Cereyan denilmesinin sebebi, sıcaklık farkı fazla ya da havanın taşınma hızı (draught effect) yüksekse, hızlı konveksiyon üşütmemize sebebiyet verebilir. Hastalıksız ve keyifli ortam için camları ne kadar açacağınıza özellikle evde siz karar verin ama tasarım yaparken limitleri birlikte belirleyelim.
Özellikle ilk tasarım aşamasında kurgusunu yapan mimari ekiple birlikte hareket ediyor olmak, hem tasarıma bu anlamda fikir desteği vermeyi hem de akıllardaki kurguyu simülasyonla somutlaştırarak denemeyi herkes için bir fırsat haline getirmektedir.