Blog

Alkazar Teknoloji ekibinin hazırlamış olduğu farklı analiz senaryolarının içeriğini buradan takip edebilirsiniz.
Home  >  Blog  >  İç Mekân Tasarımında Gün Işığı ve İnsan Etkileşimi
İç Mekân Tasarımında Gün Işığı ve İnsan Etkileşimi
15 Mayıs 2020

İç Mekân Tasarımında Gün Işığı ve İnsan Etkileşimi

Güne başlarken gün ışığı ile canlılığınızı ve enerjinizi artırmak, öğlen vakti terasta güneşe sırtınızı yaslayıp mola vermek ve batan güneşin dinginliğinde huzur bulmak. Bir an yaptığınız şeye ara verin ve bu tür görüntüleri göz önüne getirince nasıl hissettiğinizi düşünün. Muhteşem değil mi?

Işık, bizi duygusal olarak bağlayan etkileyici bir araçtır. Doğal ve olumlu etkiler yaratır. Sıcaklık, rahatlık, güven ve enerji verir. Bir mekânı nasıl ve neden aydınlattığımız önemlidir ve işte tam bu noktada hünerlerimizi daha performanslı bir biçimde ortaya koyabiliriz.

Gün ışığından en fazla faydalanabileceğimiz anları insan odaklı aydınlatma tasarımı açısından değerlendirecek olursak zamanımızın %90’ını iç mekânlarda geçiriyoruz. Algıladığımız bilginin %87’si gözlerimiz üzerinden geliyor. İnsan beyni faaliyetinin %50’si görme ile ilgili. Bu tür değerler temel olarak nasıl yaşadığımızı ve çevremizi nasıl algılayıp işlediğimizi belirliyor. Eğer durum bu ise, görsel uyarıların sağlığımız üzerinde bir etkisi olduğu fikrinden yola çıkabiliriz. Işık bizi iki açıdan etkiliyor: görsel (görme performansımız ve görme deneyimimiz) ve görsel olmayan (endokrin sistemi ve sirkadiyen ritim).

Bu bilgilerden yola çıkarak yeterli gün ışığı seviyesini sağlayabilmek için bir çalışma odası tasarladık. Mobilyaları, duvarları, döşemesi, tavanı ve malzeme özellikleri ile modellenen, ardından analizi yapılan iç mekânın mimari görseli Şekil 1’de verilmiştir.

İç mekânın mimari görselleştirmesi

Şekil 1. Analizi yapılan iç mekânın mimari görselleştirmesi

Mimari “render” bir ortamın aydınlatma tasarımı hakkında doğru durumu her zaman ifade etmeyebilir. Örneğin bu görsel elde edilirken, muhtemelen konuma bağlı olmadan ve gerçekçi olmayan gökyüzü koşullarında modellendi. Bu nedenle mekânın aydınlık konusunda gerçeği yansıtmasını beklemeyiz. Bu anlık görüntülere bakmaktan ziyade gün ışığı analizleri aydınlık performansı hakkında daha geniş bir bakış açısı sağlar. Ayrıca, tasarımcılar olarak insan sağlığı açısından fayda sağlayacak yolu açma, inandırıcılık ve araştırma sonuçlarını sunma konusunda teknolojik açıdan hiç olmadığı kadar iyi bir durumdayız. Bu teknolojik gelişmeler sayesinde de erken tasarım aşmasında yeterli aydınlık düzeyini sağlamak için çalışmalar yapabiliriz.  

Bu çalışmalarda eylemlerin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi için gereken minimum aydınlık düzeyi sağlanmalıdır. Bu değerler standartlarla belirlenmiştir. Bu standartlarda bir çalışma odası için aydınlatma seviyesi düşey düzlemde ve düzgün yayılmış olacak şekilde 500 lux olarak belirlenmiştir.

(Aydınlatma şiddeti Lux, 1 metre yarıçaplı bir kürenin merkezinde bulunan 1 kandela şiddetindeki ışık kaynağının, 1 metrekarelik küre yüzeyinde oluşturduğu aydınlanma şiddetidir.)

Bu mekânın aydınlığını ve çevre etkisini daha iyi anlamak için iki farklı senaryo belirledik ve gün ışığı çalışmalarını tamamladık.

Senaryo-1: Ofisin yakın çevresinde yüksek katlı yapıların bulunduğu, dolayısıyla pencerelerin doğrudan gelen doğal gün ışığından engellendiği kabul edildi. 

Senaryo-2: Ofisin yakın çevresinde yüksek katlı yapıların bulunmadığı, dolayısıyla pencerelerin doğal gün ışığı konusunda engellenmediği kabul edildi.

Simülasyon sonuçları, belirlenen iki farklı senaryo için çalışma odasına ait yüzeylerdeki lux değerlerini göstermektedir. Video-1’de Senaryo-1’e ait değerler ve Video-2’de Senaryo-2’ye ait değerler verilmiştir.

Video-1
Video-2

Videolarda verilen görsellerde gerçek zamanlı simülasyon araçlarını kullanarak analizleri tamamladık. Sonuçlara bakarak belirlenen noktalardaki lux değerlerini değişen koşullara bağlı olarak gözlemleyebiliriz. Örneğin çalışma masası için saat 13.00’te, Senaryo-1’de 323 lux iken Senaryo-2’de 481 lux değeri saptandı. Bu değerler standartlarda belirlenen değerlerle karşılaştırılır ve gereken iyileştirmeler yapılır. Bu sayede istenilen aydınlanma konforu sağlanmış olur.

Özetle, gün ışığından en yüksek oranda faydalanmak sizi hastalıklara karşı korur. Sağlıklı bir beden ve sağlıklı bir ruh hali hediye eder. Gün ışığının iyi kontrol edilemediği durumlarda ise sürekli uyum sağlama ihtiyacı, gözlerin gerilerek zorlanmasına ve bir süre sonra da yorgunluğa neden olur. Örneğin parlak bir yüzey üzerindeki yazıları da okuyamayız, üstelik göz ve baş ağrısına neden olur. Görsel konforsuzluk uzun vadeli olarak konsantrasyon kaybına neden olur ve üretkenliğinizi azaltır. Ayrıca gün ışığının yetersizliği ve dış ortam ile görsel ilişki kurulmaması da psikolojik rahatsızlıklar oluşturabilir. Bu sebeplerden dolayı iç mekânda gerçekleşecek eylemlerin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi için görsel konfor koşulları sağlanmalıdır. Aydınlatma da bu bağlamda bir iç çevre bileşeni olarak ele alınmalı ve kullanıcı konforu açısından yeterli aydınlık düzeyi sağlanmalıdır.